Faizsiz Finans Nedir?

Faizsiz finans esaslarına göre hisse senetlerinin alım-satımı aşağıdaki oranlara/ilkelere göre yapılmaktadır. Bu esaslar uluslararası kabul görmüş AAOIFI standartlarıdır.

Faaliyet Alanlarına Göre İnceleme

Ana faaliyet alanı;

Faize Dayalı Finans, Ticaret, Hizmet, Aracılık (Bankacılık, Sigorta, Finansal Kiralama, Faktöring ve diğer faize dayalı faaliyet alanlarını kapsar),
Alkollü İçecek,
Kumar, Şans Oyunu,
Domuz Eti ve Benzer Gıda,
Basın, Yayın, Reklam,
Turizm, Eğlence,
Tütün Mamulleri,
Silah,
Vadeli Altın, Gümüş ve Döviz Ticareti

olan şirketlerin hisse senetlerini almak fıkhen uygun değildir. Bir şirket için ana faaliyet alanı belirlenirken öncelikle şirket ana sözleşmesi esas alınır. Ana faaliyet alanlarından bir veya birkaçı yukarıdaki maddelerden en az biri ile ilgili ise ve şirket ana sözleşmesinde katılım bankaları prensiplerine uygun faaliyet göstereceği yönünde bir hüküm yok ise şirketin hisse senedinin alım-satımının yapılması uygun değildir. Yahut buna paralel olarak; şirketin esas sözleşmesinde bu faaliyet alanları yer almasına rağmen, şirketin fiilen katılım bankaları prensiplerine aykırı faaliyetler ile iştigal etmediği sabit ise şirketin hisseleri alım satıma konu olabilir.

Finansal Oranlarına Göre İnceleme

a) Şirketler aşağıdaki finansal oranlarına bakılarak alım-satıma konu edilebilirler;

Toplam faizli krediler / Piyasa değeri < %30,
Faiz getirili nakit ve menkul kıymetler / Piyasa değeri < %30,
Faaliyet alanları kısmında fıkhen uygun olmadığı belirtilen faaliyetlerden elde edilen gelir / Toplam gelir < %5

oranlarını sağlanması gerekmektedir. AAOIFI’nin belirlediği bu kurallar uluslararası uygulamalarda geçerli ve kabul edilmiş oranlardır. Bu oranlar AAOIFI kurulu tarafından mevcut şirketlerin faaliyet alanı gereği borçlanmanın kaçınılmaz olması, bu borçlanmanın ister istemez bankalardan yapılması, devletin uyguladığı faiz cezalarına benzer koşullar gibi çeşitli nedenlerden yola çıkılarak belirlenmiştir. Enflasyon oranının yüksek olması, sermaye piyasalarının fazla gelişmemiş olması, piyasada güven düzeyinin düşük olması gibi nedenler firmaları ister istemez bankalardan borçlanma yoluna itmektedir. Piyasada faizsiz bankacılık sisteminin gelişmemiş olması ya da böyle bir sistemin bulunmaması firmaların bankalara borçluluk oranlarını çok yüksek çıkarmaktadır. Bu durumda firmaların ‘’Toplam faizli krediler / Piyasa değeri < %30’’ oranını sağlaması güçleşmektedir. Enflasyon ortamının yüksek olması nedeni ile firmalar eldeki nakitleri borç vermek ya da atıl vaziyette kasada tutmak yerine bankalarda tahvil, bono, repo veya kısa vadeli mevduat olarak değerlendirmektedirler. Bu durumda firmalar faiz geliri elde etmektedirler. Enflasyon oranlarının yüksek olduğu dönemlerde, repo oranları yani piyasa faiz oranları da çok yüksek olduğundan firmalar mevcut nakitlerini repoda değerlendirerek çok yüksek faiz geliri elde etmekteydiler. Bu durumda hem ‘’Faiz getirili nakit ve menkul kıymetler / Piyasa değeri < %30’’ oranına hem de ‘’Faaliyet alanları kısmında fıkhen uygun olmadığı belirtilen faaliyetlerden elde edilen gelir / Toplam gelir < %5’’ oranına uyan firma sayısı çok düşük sayılarda kalabiliyordu. Bu durumda piyasada alım-satıma konu olabilecek hisse senedi sayısı çok azalınca, katılım bankaları bu alanlarda hemen hemen hiç faaliyet gösteremiyor duruma gelmekteydiler.

%5’lik gelir ile şirketin tüm gelirleri kastedilmektedir. Bu gelirler şirketin satış gelirleri, faiz gelirleri, diğer faaliyet gelirleri ve esas faaliyet dışı finansal gelirlerini içermektedir. Caiz olmayan içki veya domuz eti satış geliri de faiz geliri üzerine eklenip %5'i aşması halinde alım-satım listesinden çıkartılır. Örneğin marketlerin asıl faaliyet alanları gıda ürünlerinin alım-satımıdır. Market içinde içki satışı yapılıyor ise bu uygun olmayan alandan elde edilen gelire faiz ve diğer uygun olmayan gelirler eklenip, toplam gelirlerin %5’i aşmaması gerekmektedir. Bu kıstasları sağlamayan şirketlerin alım-satıma konu edilmesi uygun değildir, hisse senetleri satın alınamaz. Katılım bankacılığı prensiplerine uygun varlıkların kiralanması amacı ile alınan leasing kredileri, faizli kredilerin toplamına dahil edilmez. Bunlar piyasadaki danışma kurulu üyeleri tarafından fıkhen kira ödemesi olarak kabul edilmektedir. Bu oranlar şirketlerin çeyrek bazlı açıkladıkları mali tablolara bakılarak üç ayda bir güncellemeye tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla bu kriterlere uyan firma listesinin 3 ayda bir değişmesi söz konusu olmaktadır.
Bu oranlar aynı zamanda şirketlerin borçluluk oranlarının düşük, piyasa değerlerinin ve faaliyet gelirlerinin yüksek olmasını gerektirdiğinden, tabii olarak Katılım Bankacılığı prensiplerine uygun şirketlerin mali açıdan da güçlü şirketler olması sonucunu doğurmaktadır diyebiliriz.

b)    Şirket ana sözleşmesinde belirtilmemesine rağmen, kamuya açık şirket mali tabloları, duyuruları ve diğer kaynaklara göre şirket faaliyetlerinin bir kısmını yukarıdaki faaliyet alanı kısmında belirtilenler ile ilgili faaliyetler oluşturmuyor ise finansal oran incelemesine tabi tutulur. Bu oranları sağlamadığı durumda, şirket hisseleri alım-satıma konu edilemez.

c)    Şirketlerin ana faaliyetleri dışında gerek doğrudan, gerekse ortaklık ve iştirak ilişkisi ile dolaylı olarak iştigal ettikleri faaliyetler, yukarıda belirtilen faaliyetlerden biri veya birkaçını içeriyor ise, bu faaliyetlerden elde edilen gelirler de iştirak oranları dikkate alınmak suretiyle hesaplamalarda dikkate alınır.

d)    Eğer bir şirketin yukarıdaki maddelerle ilgili bir faaliyetinin olduğu biliniyor ancak resmi veya doğrulanabilir kaynaklara göre gelir ayrıştırması yapılması mümkün olmuyor ise, en iyi gayret ile kamuya açık ve/veya şirketten doğrudan alınan bilgiye dayanarak bir değer veya aralık bulunur. Eğer bu bulunan değer veya değer aralığı ile şirket yukarıda belirtilen finansal oranları sağlamıyorsa veya sağladığına dair yeterli bilgiye ulaşmak mümkün olmuyor ise şirket hisseleri alım-satıma konu edilemez.